Her sabah gazeteye muhakkak bakarım. Bakarım dedim çünkü bazen okumaya fırsat olamıyor. Ama bakarım ve de ölüm ilanları sayfasını ASLA atlamam. Deli mi ne diyebilirsiniz ama ben cenazelerde olmak isterim.
Ne kadar kalabalık olursa o kadar iyi gelir cenaze sahiplerine, yalnız hissetmezler kendilerini. Biliriz ki ölüm yalnızken hissettirir kendini. Ondan değilmidir ki cenazeler olur, ağlamalar olur, yedi gece ışık yanar, kalabalık toparlanır dualar okunur. Bana göre hepsi vakit geçirmek, cenaze sahiplerini yalnız bırakmamak, ölüm sessizliğine terketmemek adına oluşan ritüeller.
Bizim köylerde "ağlamaya gitmek" diye bir deyim var. Aslında komik gelirdi önceleri. Çünkü kadınlar ev işini bırakıp gider, ağlar ağlar, ağıt yakar, bağırır çağırır, sonra da kapıdan çıkıp normal hayata devam eder. Ve de tabiki garip gelirdi neden insanlar üşüşür evlere ve de gürültü koparır diye kızardım ama yakınımı kaybedince anladım ki iyi geliyor o gürültü, kargaşa, garip atmosfer. Gülebiliyorsun ya azda olsa. El ayak çekilince başlıyor yalnızlık ve gerçekle yüzleşme.
Ölüm ilanlarını okurum ve bazıları beni çok etkiler. Kendi ölüm ilanımı görmek isterdim. Kimler ne hissediyor, kaç kişi vs. Cenazemi görmek isterdim kimler unutmamış. Ben bunları söyleyince kızanlar olmuyor değil. Ama bence cenazeler önemsenmeli, ölülere değil geride kalanlara sahip çıkılmalı. Hele ki giden sahip çıkmayıi kol kanat germeyi bilmiş biri ise.
Bu sabahki bir ölüm ilanıda yine bana tüm bunları hatırlattı:
biz Dostumuzu ne kalbimizle, en aklımızla severiz
olur ya kalp durur, akıl unutur
biz Seni ruhumuzla sevdik
o ne duru ne unutur
Mevlana
Bir an öyle sessiz kaldım. Mevlana nın bu şaheser kelimelerinin biraz daha arkasını yokladım aklımda. Gerçekte öyle değil mi çok kişiyi, çok şeyi seviyoruz. Ama bazılarını kalple, bazılarını aklımızla ve de bazılarını ruhumuzla.
Çocuklara sorma derler ya en çok kimi seviyorsun diye. Çocuklar bana sorduğunda ben hep derim ki kalbim öyle büyükki, hepinizi çok seviyorum, hepinize yeticek kadar yer var. Onlar sormaya devam ediyorlar, gökkuşağından da mı çok seviyorsun, uzaydan da mı çok seviyorsun diye. Belki şimdi söylesem anlamazlar ama zamanı gelince onlara verecek cevabı buldum, ben onları ruhumla seviyorum.